Christopher G. Langton - Yapay Zeka Üzerine

''Yapay zeka ve yapay yaşamı ilkede iki farklı girişim gibi görmüyorum, ama uygulamada oldukça farklılar. Her iki girişim de mutlak surette bilgi işlemeye dayanan doğal süreçleri -bilgisayarlarda- sentezlemeyi içerir. Yaşam ve zekayı ayıran bir çizgi çekmekte zorlanıyorum. Hem yapay zeka hem yapay yaşam içlerindeki bilgi işleme bağlamında kendi davranışlarını belirleyen sistemlerin araştırılmasını içerir.

(...)

Yapay şekilde yaratılmış yaşam fikri felsefenin her dalında -ontoloji, epistemoloji, ahlak ya da sosyal bilimler- mevzulara gebedir. İster önümüzdeki on yüz bin senede olsun, maddeden çok bilgiyle bağlanmış canlılar yaratmamızın olanaklı olduğu evreye geldik. Jeolojik zamanlarda bin yıl bile bir andır, böylece gerçekten de evrimin bir çağının sonunda ve yenisinin başındayız. Bu noktada hayallere dalmak kolaydır, çünkü özgün yapay yaşam üretmenin olası sonuçlarını bilmiyoruz. Eğer kendi başlarında hayatta kalan, yavrular yapmak için kendi malzemelerini arıtan ve bunları evrimsel soy ortaya çıkartacak şekilde çeşitlemeler üreterek yapabilecek robotlar yaparsak; geleceklerini ön görmemizin ya da onlar ve nesillerinin etkileşimlerini bilmemizin yolu yok. Böyle bir süreci başlatmadan önce düşünmemiz ve dile getirmemiz gereken bir kaç konu var. Bir kere bir muhabir bana: Çocuklarımın pek çok yapay yaşamın olduğu bir çağda yaşamasından neler hissedeceğimi sordu. Ben de Hans Moravec'in deyişiyle şöyle cevap verdim: Hangi çocuklardan bahsediyorsunuz? Biyolojik çocuklarımdan mı yoksa zihnimin yapay çocuklarından mı?

İnsanların; makinelerin insanlar kadar canlı olduğunu ve bizim hayatımızda diğer tür şeylerin, eğer bu şeyler düzgün şekilde bir araya getirildiyse, başaramayacağı özel hiçbir şey olmadığını kabul etmeleri zor olacak. İnsanlar için Galileo'nun çağdaşlarının, dünyanın evrenin merkezi olmadığını kabul etmeleri kadar zor olacak. Dirimselcilik, yaşamın sadece bir makinenin işlemesine indirgenemeyeceğini varsayan felsefi bakış açısıdır, ama İngiliz felsefeci ve bilim insanı C. H. Vaddington'ın işaret ettiği gibi, bu bir makinenin ne olduğunu ve neyi yapmaya muktedir olduğunu bildiğimiz anlamına gelir.

Yapay yaşamın peşinde ortaya çıkan başka bir felsefi mevzu kümesi, bizim kendi varoluşumuzun, kendi gerçekliğimizin ve içinde yaşadığımız evrenin gerçekliğinin doğası üzerine soruları merkez alır. Bu yapay evrenleri yaratarak, içlerinde akıp giden yaşamı merak ederek, bu tür yaşamın kendi varoluşu ve kökeninin bir gün merak edip etmeyeceğini merak ederek bu çalışmalarla uzun zaman geçirdikten sonra kendimi çevreme bakınıp bizimkinin üzerinde, benim için aynı merakta başka bir seviye daha olup olmadığını merak ederken buldum. Böyle bir varoluşsal özyinelemenin ortasında yakalanmak biraz ürkütücü. Şu Edward Fredkin'i görüşü: ''Bizim bildiğimiz şekliyle evren, daha ''Gerçek'' bir evrende bir bilgisayardaki yapay bir şey.'' Bu çok hoş bir fikir, sadece bir düşünce deneyi olarak ondan kazanacağımız bakış açısı için, içinde bulunduğumuz gerçekliğe göre nesnelliğimizi geliştirme yolu olarak bile yeter de artar.''




Christopher G. Langton - (bilgisayar bilimcisi)


Kitap: Üçüncü Kültür
Twitter Adresi

Yorumlar